Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu gönüllü avukatlarından Tuğba Torun, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu protestosunda tutuklanan öğrencilerin durumunu değerlendirdi. Torun, öğrencilerin hukuksuz gözaltılar, işkence ve insanlık dışı cezaevi koşullarıyla karşı karşıya olduğunu belirtti. Peki, gençler neler yaşıyor?
Hukuksuz Tutuklamalar ve İşkence İddiaları
Avukat Torun, 300'ü aşkın öğrencinin tutuklanmasına ilişkin iddianamelerin "kopyala-yapıştır" şeklinde olduğunu vurguladı. Valiliğin yasak kararının gerekçe gösterildiğini, bireysel suçlamaların neredeyse hiç olmadığını belirten Torun, 2911 sayılı yasaya muhalefetin cezasının 3 yıl bile olmadığını ve bu suçtan tutuklama yapılmaması gerektiğini ifade etti. Öğrencilerin evlerine şafak baskınlarıyla girildiğini hatırlatan Torun, tutuklamaların cezaya dönüştüğünü ve bunun bir hukuk devletiyle açıklanamayacağını söyledi.
Cezaevinde Yaşanan İnsanlık Dışı Koşullar
Avukat Torun, cezaevlerinde yaşananlara da değinerek, öğrencilerin hijyen malzemelerine, yeterli yemeğe, ilaçlara ulaşmakta zorlandığını ve gözaltı sürecinde fiziksel şiddete maruz kalanların tedaviye erişemediğini aktardı. Torun, "Kaburgası kırılan, gözü moraran öğrenciler oldu. Sağlık raporlarında sorun yaşandı. Tatil nedeniyle cezaevine kıyafet veya kitap ulaştırmak bile mümkün olmadı" dedi. Öğrencilerle yaptığı görüşmelerde "darba bağlı yaralanma", "taciz" ve "tehdit" gibi vakaları bizzat duyduğunu belirten Torun, "Hepsi şikâyete bağlı. Ama çoğu gencin bu ortamda şikâyet edecek gücü bile kalmamıştı" diye konuştu.
Z Kuşağı Direniyor
Gözaltına alınan öğrenci profilinin toplumun önyargılarını yıktığını ifade eden Torun, "Apollitik dedikleri gençler, kendi gelecekleri ve hukuk için sokağa çıktı. Atatürkçü, ulusalcı, merkezde duran bir öğrenci kitlesiydi. Sadece devrimci değil, her kesimden genç vardı. Bu çok kıymetli" dedi.
Avukat Tuğba Torun'un açıklamaları, gençlerin yaşadığı zorlukları gözler önüne seriyor. Hukuksuz tutuklamalar, işkence iddiaları ve cezaevindeki kötü koşullar, gençlerin geleceği üzerinde derin bir travma yaratma potansiyeli taşıyor. Bu durum, Türkiye'deki hukuk sistemi ve insan hakları konusunda ciddi endişeler uyandırıyor. Yetkililerin bu iddiaları araştırması ve gerekli önlemleri alması, gençlerin haklarının korunması açısından büyük önem taşıyor.