
Çocuk Kuryeler: Türkiye'de Tehlikeli Çalışma Koşulları Alarm Veriyor!
Türkiye'de çocuk işçiliği, özellikle moto kurye sektöründe giderek artan bir sorun haline gelmiştir. Derinleşen ekonomik kriz, eğitimdeki eşitsizlikler ve yetersiz denetimler nedeniyle çocuklar, ağır ve tehlikeli işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu durum, çocukların eğitim hakkının elinden alınmasına ve sistematik bir hak ihlali döngüsüne dönüşmesine neden olmaktadır. Kurye Hakları Derneği verilerine göre, son 3,5 yılda en az 20 çocuk moto kurye hayatını kaybetmiştir. Bu acı tablo, sorunun vahametini gözler önüne sermektedir.
Çocuk Kuryeliği: Görünmeyen Emek, Sessiz Hak İhlalleri
Çocuklar, aile bütçesine katkı sağlamak ve eğitim masraflarından kurtulmak amacıyla erken yaşta çalışma hayatına atılmaktadır. TÜİK verilerine göre, 15-17 yaş aralığındaki çocukların işgücüne katılım oranı son yıllarda artış göstermiştir. Ancak bu veriler, çocuk işçiliğinin gerçek boyutunu tam olarak yansıtmamaktadır. Kayıt dışı çalışan, göçmen veya ev işlerinde çalışan çocuklar bu istatistiklere dahil edilmemektedir. FİSA'nın araştırmasına göre, çocuk kuryeler yoksulluk ve eğitimden kopuşun çocuklar üzerindeki etkilerini çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Bir çocuk kurye, "Ailem zengin olsaydı çalışmaz gezerdim. Bu yaşta kimse çalışmak istemez" diyerek içinde bulunduğu durumu özetlemektedir.
Çocuk kuryelerin karşılaştığı sorunlardan biri de kurumsal mekanizmaların eksikliğidir. Çocuklar, işyerlerinde hiyerarşik olarak en kırılgan konumda bulunmaktadır ve yetişkin yöneticilerin keyfi uygulamalarına karşı savunmasızdır. Sigortasızlık, uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve yetersiz ekipmanlarla baş başa kalmaktadırlar. Bazı çocuk kuryelere tam zamanlı çalıştırıldıkları halde yalnızca part-time sigorta yapılmakta, kimileri ise angarya işlere zorlanmaktadır. Bu baskı ortamı, çocukların hem fiziksel hem de psikolojik gelişimini olumsuz etkilemektedir.
Yasaların Koruyamadığı Çocuklar: Moto Kurye Olarak Çalıştırılanlar
Türkiye'de çocuk işçiliğini yasaklayan birçok yasa ve yönetmelik bulunmaktadır. Ancak bu yasaların uygulanması ve denetlenmesi konusunda ciddi eksiklikler yaşanmaktadır. Çocukların yaşına, gelişim düzeyine ve haklarına uygun olmayan işlerde çalıştırılmasına "çocuk işçilik" denir. Mevzuatımıza göre, 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişiler "çocuk işçi" olarak tanımlanır. 15 yaşını tamamlamış ancak 18 yaşını doldurmamış kişiler ise "genç işçi" olarak kabul edilir. Ancak, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluş, 18 yaş altındaki tüm bireylerin çalıştırılmasını çocuk işçiliği kapsamında değerlendirir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 50’nci maddesi, “Kimse yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz” diyerek genel bir koruma çerçevesi çizer. Türkiye’nin çocuklara ilişkin ilk ve tek özel kanunu olan 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ise çocuğu “18 yaşını doldurmamış kişi” olarak tanımlar ve korunma ihtiyacı olan çocuklara ilişkin esasları düzenler.
Çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasında etkin bir mevzuat tek başına yeterli değildir. Bunun için etkili bir uygulama ve denetim mekanizması da gereklidir. Türkiye’deki ilgili mevzuatın bir kısmı uluslararası düzenlemelerle uyumlu olsa da, çocuk kuryelerin büyük çoğunluğu taşımacılık sektöründe, özellikle restoran kuryeliği gibi kayıt dışı işlerde çalıştırılıyor. Yüksek tehlike arz eden ve korumasız bir araçla hizmet sunulan moto kuryelikte; yüksek güvenlik sağlayan kişisel koruyucu donanımların sürekli kullanımı, trafikte kaza risklerini algılayabilme becerisi ve aşırı dikkat gerektiren, uzun süreli ve aralıksız çalışma koşulları çocuklar için uygun değildir.
Çözüm Önerileri ve Sonuç
Moto kuryelik gibi yüksek riskli alanlarda çocukların çalıştırılması, sadece bireysel bir ihlal değil, yapısal eşitsizliklerin ve ihmallerin sonucu olan sistematik bir çocuk hakkı ihlalidir. Türkiye’de çocuk işçiliğini yasaklayan mevzuat büyük ölçüde uluslararası sözleşmelerle uyumlu olsa da; ekonomik kriz, artan yoksulluk, eğitim hakkı bağlamındaki eşitsizlikler ve denetim mekanizmalarının zayıflığı, bu yasaları etkisiz kılıyor, çocukları ölüm riski taşıyan güvencesiz işlere itiyor. Çocuk işçiliğiyle mücadele, sadece denetimle sınırlı olmayan, yoksulluğu, eğitime erişimi ve sosyal destek mekanizmalarını merkeze alan bütüncül bir çocuk politikasıyla yürütülmelidir. Kayıt dışı moto kuryelik gibi yüksek tehlike barındıran sektörlerde çocukların çalıştırılması, etkin bir denetim mekanizmasıyla önlenmeli; bu alanlar çocuk işçiliği açısından özel izleme alanları olarak tanımlanmalıdır. Eğitimden kopan, çalışan ya da çalıştırılma riski taşıyan çocuklara yönelik olarak, yerel yönetimlerin ve sivil toplumun aktif işbirliğiyle koruyucu programlar geliştirilmelidir. Çalışırken hayatını kaybeden çocuk moto kuryelerin davaları, çocuk moto kuryelerin varlığı gibi görmezden gelinmemeli kamu davası titizliği ile ele alınmalıdır. Çocuklar; yoksulluğun, ihmalkârlığın ya da piyasanın değil, toplumsal vicdanın ve hak temelli kamu politikalarının konusu olmalıdır.
Moto kuryelik yapan her çocuk, toplumun bütün kurumlarının ihmaliyle yola çıkmıştır. Artık o yolu kapatma zamanı gelmiştir. Çocuk işçiliğine karşı mücadele, hepimizin sorumluluğundadır.











