Fesat Sözleşmesi Çöküyor mu? Batı'dan Şok Karar!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlılığıyla kaldırılan ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) iktidara gelir gelmez 24 saat içinde yeniden yürürlüğe koymayı vaat ettiği İstanbul Sözleşmesi, Batı dünyasında da yankı uyandırmaya devam ediyor. Peki, bu durum sözleşmenin geleceği için ne anlama geliyor?
İstanbul Sözleşmesi Nedir?
İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi sözleşmesi olarak bilinir. 2011 yılında İstanbul'da imzaya açıldığı için bu isimle anılır. Sözleşme, kadınları her türlü şiddetten korumayı ve şiddeti önlemeyi amaçlar. Ancak, bazı kesimler tarafından sözleşmenin aile yapısını bozduğu ve toplumsal değerlere aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirilmektedir.
Türkiye, 2012 yılında sözleşmeyi onaylayan ilk ülkelerden biri olmuş, ancak 2021 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararıyla sözleşmeden çekilmiştir. Bu karar, hem ulusal hem de uluslararası alanda büyük tartışmalara yol açmıştır. CHP ve diğer muhalefet partileri, iktidara geldiklerinde sözleşmeyi yeniden yürürlüğe koyacaklarını belirtmişlerdir.
Sözleşmenin içeriği şu temel prensipleri içerir:
- Kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi
- Şiddet mağdurlarının korunması
- Suçluların cezalandırılması
- Şiddetle mücadelede uluslararası işbirliğinin sağlanması
Batı'da Yankıları
İstanbul Sözleşmesi'nin Batı'daki yankıları da oldukça dikkat çekicidir. Bazı Avrupa ülkelerinde sözleşmenin uygulanmasıyla ilgili tartışmalar yaşanmaktadır. Özellikle, sözleşmenin bazı maddelerinin kültürel ve dini değerlere aykırı olduğu yönünde eleştiriler bulunmaktadır. Bu durum, sözleşmenin Batı'daki geleceği hakkında soru işaretleri yaratmaktadır.
Sözleşmeye destek verenler ise, kadına yönelik şiddetin evrensel bir sorun olduğunu ve bu sorunla mücadele için uluslararası işbirliğinin şart olduğunu savunmaktadırlar. Onlara göre, İstanbul Sözleşmesi, bu işbirliğinin önemli bir aracıdır ve kadınların korunması için vazgeçilmezdir.
Sözleşmenin Geleceği
İstanbul Sözleşmesi'nin geleceği, Türkiye ve Batı dünyası için önemli bir tartışma konusudur. Sözleşmenin destekçileri ve karşıtları arasındaki görüş ayrılıkları, bu tartışmanın uzun süre devam edeceğini göstermektedir. Ancak, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve şiddet mağdurlarının korunması gibi temel hedefler, tüm tarafların ortak paydası olmalıdır. Bu hedeflere ulaşmak için farklı yaklaşımlar ve çözümler üretmek mümkündür. Önemli olan, şiddetin her türlüsüne karşı kararlı bir duruş sergilemektir.
İstanbul Sözleşmesi, Türkiye ve dünya gündeminde uzun süre tartışılmaya devam edecek gibi görünüyor. Sözleşmenin geleceği, siyasi ve toplumsal dinamiklere bağlı olarak şekillenecektir. Ancak, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve şiddet mağdurlarının korunması gibi temel hedeflere ulaşmak için tüm tarafların işbirliği yapması gerekmektedir.
