İsrail'in Yayılmacılığı Ürdün Siyasetini Nasıl Etkiliyor?
Gündem

İsrail'in Yayılmacılığı Ürdün Siyasetini Nasıl Etkiliyor?


19 May 20255 dk okuma2 görüntülenmeSon güncelleme: 19 May 2025

İsrail'in 7 Ekim olaylarını bahane ederek izlediği yayılmacı dış politika, bölgedeki ülkelerde ciddi güvenlik endişelerine yol açıyor. Özellikle İsrail ile coğrafi ve demografik yakınlığı bulunan Ürdün, bu durumdan en çok etkilenen ülkelerden biri. Nüfusunun büyük bir bölümünü Filistinlilerin oluşturduğu Ürdün'de, Müslüman Kardeşler üzerindeki baskılar artıyor. Bu durum, İsrail'in "revizyonist" stratejilerinin bir sonucu olarak değerlendiriliyor.

İç Güvenlik Konsolidasyonu ve Muhalefete Baskı

Orta Doğu, yönetilenlerle yönetenler arasında derin meşruiyet krizlerinin yaşandığı bir bölge olarak öne çıkıyor. Bölgede hakim olan otoriterleşme eğilimi, muhalefet hareketlerine yönelik baskıları artırıyor. Soğuk Savaş sonrası dönemde demokrasi ve insan haklarının teşvik edilmesiyle bölgede istikrarın sağlanacağı düşünülüyordu. Ancak Arap Baharı'nın ardından yaşanan gelişmeler, bu beklentilerin tam tersi bir tablo ortaya koydu. 7 Ekim sonrası süreçte ise muhalefet hareketleri, daha yoğun bir baskı dalgasıyla karşı karşıya kalıyor.

İsrail'in saldırgan tutumunun provoke edilmemesi adına, bölgedeki rejimler Filistin yanlısı muhalefete karşı sert önlemler alıyor. Muhalefetin Filistin halkıyla kurduğu en küçük sembolik dayanışma dahi, İsrail tarafından sınır ötesi saldırganlığa zemin hazırlayabilecek "meşruiyet" üretme riski taşıdığı düşüncesiyle bastırılıyor. Böylece bölgedeki rejimler, dış tehditlere karşı kendilerini koruma gerekçesiyle içeride siyasal alanı daraltıyor ve otoriter yapıları daha da tahkim ediyor.

Ürdün'de Müslüman Kardeşler Hedefte

Ürdün'deki Müslüman Kardeşler Hareketi, Orta Doğu genelinde siyasi sistemle en uyumlu muhalefet bloklarından biri olarak biliniyor. Arap Baharı sürecinde dahi rejimle doğrudan bir çatışmaya girmekten kaçınan Hareket, temkinli bir duruş sergileyerek rejimle uyumlu bir muhalefet çizgisi izledi. Ancak 7 Ekim sonrasında Ürdün rejiminin artan baskı politikalarının odağı haline gelmekten kurtulamadı. Bu durumun arka planında, İsrail'in son yıllarda giderek daha açık bir şekilde benimsediği revizyonist siyasetin yer alıyor.

İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim politikaları, askeri operasyonları ve Filistinli sivillere uyguladığı baskılar Ürdün toplumunda derin bir infial yaratıyor. Bu tepki, doğal olarak toplumun Filistin'le en güçlü organik bağa sahip siyasal temsilcisi olan Müslüman Kardeşler'in çevresinde şekilleniyor. Ürdün devleti ise, bu dinamiklerin İsrail tarafından potansiyel bir tehdit olarak değerlendirilmesinden çekindiği için iç muhalefetin Filistin yanlısı söylemlerini dış politik bir risk unsuru olarak görüyor.

Ürdün örneği, İsrail'in bölgesel yayılmacılığının yalnızca sınır ötesi değil, komşu ülkelerin iç siyasetinde de ciddi bir daralmayı tetiklediğini gösteriyor. İç politikada siyasal alanın daraltılmasının, yalnızca rejim muhaliflerini değil, uzun yıllardır sistemle uyum içinde hareket eden yapıları da hedef alması bölgedeki otoriterleşme eğiliminin yeni bir aşamaya geçtiğini ortaya koyuyor. İsrail'in politikaları bölge ülkelerinin iç işlerine doğrudan etki ederek siyasi dengeleri değiştiriyor ve otoriterleşmeyi körüklüyor.