Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un İstanbul'daki binaların hasar durumuna ilişkin yaptığı son açıklamalar, şehirde yaşayan vatandaşlar arasında büyük bir endişe yarattı. Bakan Kurum, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı duyuruda, İstanbul'da 8 bin 367 binanın incelendiğini ve bunlardan 437'sinin az hasarlı olarak tespit edildiğini belirtti. Bu açıklama, İstanbul'un deprem riski taşıyan bir şehir olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.
İstanbul'daki Binaların Durumu Ne Kadar Kötü?
İstanbul, Türkiye'nin en büyük metropolü olmasının yanı sıra, aynı zamanda deprem kuşağında yer alması nedeniyle de büyük bir risk altında. Özellikle 1999 Marmara Depremi'nden sonra, şehirdeki yapı stokunun güvenliği konusu daha da önem kazandı. Ancak, aradan geçen yıllara rağmen, hala binlerce binanın depreme karşı dayanıksız olduğu biliniyor. Bakan Kurum'un açıklaması, bu endişeleri daha da artırmış durumda. Az hasarlı olarak tespit edilen 437 binanın, olası bir depremde daha büyük hasarlar görebileceği ve hatta yıkılabileceği ihtimali, vatandaşları tedirgin ediyor.
Peki, İstanbul'daki binaların durumu gerçekten ne kadar kötü? Uzmanlar, özellikle eski ve kaçak yapıların büyük bir risk taşıdığını belirtiyor. Bu tür binaların, genellikle mühendislik hizmeti almadan inşa edildiği ve kullanılan malzemelerin kalitesiz olduğu biliniyor. Ayrıca, zemin etüdü yapılmadan inşa edilen binalar da, depremde daha kolay hasar görebiliyor. İstanbul'daki yapı stokunun büyük bir bölümünün bu tür riskli binalardan oluştuğu tahmin ediliyor.
Deprem Önlemleri Yeterli Mi?
İstanbul'da deprem riskini azaltmak için çeşitli önlemler alınmaya çalışılıyor. Bunların başında, kentsel dönüşüm projeleri geliyor. Kentsel dönüşüm ile riskli binaların yıkılarak yerine daha güvenli ve modern yapılar inşa edilmesi hedefleniyor. Ancak, kentsel dönüşüm projelerinin yavaş ilerlemesi ve bazı bölgelerde yaşanan anlaşmazlıklar, bu sürecin önünde büyük bir engel teşkil ediyor.
Bunun yanı sıra, binaların depreme dayanıklılığını artırmak için güçlendirme çalışmaları da yapılıyor. Güçlendirme, mevcut binaların taşıyıcı sistemlerinin takviye edilmesi ve depremde daha iyi performans göstermelerinin sağlanması anlamına geliyor. Ancak, güçlendirme maliyetlerinin yüksek olması ve bazı binaların güçlendirmeye uygun olmaması, bu yöntemin yaygınlaşmasını zorlaştırıyor.
İstanbul'da Yaşayanlar Ne Yapmalı?
İstanbul'da yaşayan vatandaşların deprem riskine karşı bilinçli olması ve gerekli önlemleri alması büyük önem taşıyor. İşte yapılması gerekenlerden bazıları:
- Binalarının depreme dayanıklılığını kontrol ettirmek.
- Deprem çantası hazırlamak ve içinde gerekli malzemeleri bulundurmak.
- Deprem anında nasıl davranılması gerektiğini öğrenmek ve aile bireyleriyle birlikte tatbikat yapmak.
- Kentsel dönüşüm projelerine destek vermek ve riskli binalarda oturmaktan kaçınmak.
Unutulmamalıdır ki, deprem bir doğa olayıdır ve önlenemez. Ancak, doğru önlemler alınarak depremin etkileri azaltılabilir ve can kayıplarının önüne geçilebilir. İstanbul'da yaşayan herkesin bu konuda sorumluluk alması ve gerekli adımları atması, şehrin geleceği için hayati önem taşıyor.
Bakan Kurum'un açıklamaları ve İstanbul'daki binaların durumu, deprem riskinin ciddiyetini bir kez daha hatırlatıyor. İstanbul'da yaşayanların bu konuda bilinçli olması ve gerekli önlemleri alması, olası bir depremde yaşanabilecek kayıpları en aza indirecektir. Yetkililerin de kentsel dönüşüm projelerini hızlandırması ve binaların depreme dayanıklılığını artırmak için daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. Aksi takdirde, İstanbul'u büyük bir felaket bekleyebilir.