Kırmızı Ette Şok! Üretim Arttı Ama Vatandaş Aç mı Kalacak?
Gündem

Kırmızı Ette Şok! Üretim Arttı Ama Vatandaş Aç mı Kalacak?


04 May 20255 dk okuma2 görüntülenmeSon güncelleme: 20 May 2025

Türkiye'de kırmızı et piyasasında çarpıcı bir durum yaşanıyor. Son 10 yılda kırmızı et üretimi yaklaşık 3 kat artmasına rağmen, tüketim artışı aynı oranda gerçekleşmedi. Bu durum, özellikle dar gelirli vatandaşların et alım gücünü olumsuz etkiliyor. Asgari ücretin et alım gücü, 2020'den bu yana en düşük seviyelere gerilemiş durumda. Peki, bu paradoksun arkasında yatan sebepler neler? Üretim artışına rağmen vatandaş neden kırmızı ete ulaşmakta zorlanıyor?

Et Üretimi Rekor Kırıyor, Tüketim Neden Düşük?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son yıllarda kırmızı et üretiminde önemli bir artış yaşandı. Ancak bu artış, tüketim tarafında aynı şekilde karşılık bulmadı. Uzmanlar, bu durumun temel nedenleri arasında şunları gösteriyor:

  • Ekonomik Kriz: Türkiye'deki ekonomik dalgalanmalar, enflasyonun yükselmesi ve alım gücünün düşmesi, vatandaşların et tüketimini azaltmasına neden oluyor.
  • Yüksek Fiyatlar: Kırmızı et fiyatlarındaki sürekli artış, özellikle dar gelirli ailelerin bütçesini zorluyor.
  • Alternatif Protein Kaynakları: Vatandaşlar, kırmızı et yerine daha uygun fiyatlı tavuk, balık veya baklagiller gibi alternatif protein kaynaklarına yöneliyor.

Bu faktörler bir araya geldiğinde, kırmızı et üretimindeki artışın tüketim tarafında karşılık bulmaması kaçınılmaz oluyor. Üretimdeki artışın tüketiciye yansımaması, sektördeki dengesizlikleri de beraberinde getiriyor.

Asgari Ücretli Et Yiyemiyor mu?

Asgari ücretin et alım gücündeki düşüş, özellikle dar gelirli vatandaşlar için büyük bir sorun teşkil ediyor. 2020 yılından bu yana asgari ücretin et alım gücü sürekli azalırken, kırmızı et lüks tüketim maddesi haline gelmeye başladı. Birçok asgari ücretli aile, bütçesini dengelemek için et tüketimini minimum seviyeye indirmek zorunda kalıyor.

Peki, bu durumun önüne geçmek için neler yapılabilir? Uzmanlar, şu önerilerde bulunuyor:

  • KDV İndirimi: Kırmızı et üzerindeki KDV oranının düşürülmesi, fiyatların bir nebze olsun aşağı çekilmesine yardımcı olabilir.
  • Yerli Üretimin Desteklenmesi: Yerli üreticilerin desteklenmesi, üretim maliyetlerinin düşürülerek fiyatların kontrol altında tutulmasına katkı sağlayabilir.
  • Sosyal Yardımlar: İhtiyaç sahibi ailelere yönelik et yardımlarının artırılması, dar gelirli vatandaşların protein ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olabilir.

Bu önlemlerin alınması, hem kırmızı et sektöründeki dengesizliklerin giderilmesine hem de vatandaşların sağlıklı beslenmesine katkı sağlayacaktır.

Sonuç olarak, Türkiye'deki kırmızı et piyasasında yaşanan bu paradoksal durum, ekonomik ve sosyal açıdan önemli sonuçlar doğuruyor. Üretimdeki artışın tüketiciye yansımaması, dar gelirli vatandaşların beslenme alışkanlıklarını olumsuz etkiliyor ve sektördeki dengesizlikleri derinleştiriyor. Yetkililerin bu soruna çözüm bulmak için harekete geçmesi ve gerekli önlemleri alması, hem sektörün sürdürülebilirliği hem de vatandaşların sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, kırmızı et lüks tüketim maddesi olmaya devam edecek ve dar gelirli vatandaşlar protein ihtiyacını karşılamakta zorlanacaktır.