Adana'da topuk kanı alınmadığı için kayyum atanan bebek davasında yeni bir boyut! Ailenin avukatı Cüneyt Bülent Şeker, takipsizlik kararına rağmen idari para cezasına itiraz ederek, "Sağlık sektörünün rantı için feda edilecek bir damla kan yok" dedi. Bu açıklama, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Topuk Kanı Tartışması Büyüyor
Adana'da yaşanan olay, Türkiye'de topuk kanı taraması konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Aile, bebeklerinin topuk kanının alınmasını reddedince Sağlık Bakanlığı tarafından dava açılmış ve mahkeme, bebeğe kayyum atanmasına karar vermişti. Bu karar, hem hukuki hem de vicdani açıdan büyük tepkilere yol açmıştı. Avukat Cüneyt Bülent Şeker, karara itiraz ederek, ailenin haklarını savunmaya devam ediyor.
Avukat Şeker, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Bu işi en son noktaya kadar götüreceğiz. Böyle bir şey için kimse bizden bir kuruş para alamaz. Bizde sağlık sektörünün rantı için feda edilecek bir damla kan yok."
Bu sözler, sağlık sektöründeki bazı uygulamaların sorgulanmasına neden oldu. Topuk kanı taramasının gerekliliği ve ailelerin bu konudaki hakları, yeniden tartışmaya açıldı.
Hukuki Süreç Devam Ediyor
Takipsizlik kararına rağmen, Sağlık Müdürlüğü tarafından aileye idari para cezası verilmesi, hukuki süreci daha da karmaşık hale getirdi. Avukat Cüneyt Bülent Şeker, bu karara da itiraz ederek, konuyu idare mahkemesine taşıyacaklarını belirtti. Şeker, "Takipsizlik kararı ile kamuoyunu rahatlatmaya çalışırken, idari para cezası ile Sağlık Bakanlığı ve sağlık sektörünün gönlünü almaya çalışmışlar" dedi.
Avukat Şeker ayrıca, topuk kanı vermemenin ilk kez bir "kabahat" olarak nitelendirildiğini ve bu kararın hukuka aykırı olduğunu savundu. Şeker, "Sağlık Bakanlığı'nın ağzından çıkan her söz, her talimat bir kanun yerine geçmiyor ise bu hukuka uygun bir karar değil" şeklinde konuştu.
Sağlık Sektöründe Rant İddiaları
Avukat Cüneyt Bülent Şeker'in "Sağlık sektörünün rantı" ifadesi, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Şeker, bu konuda daha detaylı açıklamalarda bulunarak, sağlık sektöründeki bazı uygulamaların ticari kaygılarla yapıldığını iddia etti.
Şeker, şu noktalara dikkat çekti:
- Çocuklarına düşkün, araştıran aileler zararlı yönleri sebebi ile genel sağlık taraması-koruyucu hekimlik kapsamındaki bir testi tercih etmedikleri için cezalandırılamazlar.
- Bu çocuklara el koymaktır, bu aileyi ve anne-babanın velayet hakkını yok saymaktır, bu çocuklarımızı hukuken kobay haline getirmektir.
- Bir idari talimat ile vücut bütünlüğüne ve insanlığın bu günü kadar kazandığı insan hakları yok sayılamaz.
- Bu baskıların sebebi özelleşmiş ve iyice büyümüş olan Sağlık Sektörüne iş ve gelir temin etmektir, sağlık sektörü ise bu gün Amerikan merkezli İlaç şirketleri ve DSÖ yörüngesindedir, onların niyeti ise sadece para değildir, onların hedefi Türk Milletidir.
Sonuç
Adana'daki topuk kanı davası, sadece bir ailenin yaşadığı bir sorun olmaktan çıkıp, Türkiye'deki sağlık politikaları ve uygulamaları hakkında geniş bir tartışma platformu oluşturdu. Avukat Cüneyt Bülent Şeker'in açıklamaları, bu tartışmayı daha da alevlendirerek, sağlık sektöründeki bazı uygulamaların sorgulanmasına neden oldu. Davanın sonucu, hem ailenin geleceği hem de Türkiye'deki sağlık sistemi açısından önemli bir dönüm noktası olabilir.