Türkiye COP31'e Ev Sahipliği Yapacak Mı? Kritik İddia!
Gündem

Türkiye COP31'e Ev Sahipliği Yapacak Mı? Kritik İddia!


21 November 20255 dk okuma3 görüntülenmeSon güncelleme: 21 November 2025

Türkiye'nin 2026 yılında düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 31. Taraflar Konferansı'na (COP31) ev sahipliği yapma ihtimali giderek artıyor. Avustralya ile yaşanan uzun soluklu rekabetin ardından, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese'nin yaptığı açıklama, Türkiye'nin bu önemli organizasyona ev sahipliği yapma olasılığını güçlendirdi. Albanese, COP31'in Türkiye'de gerçekleşeceğini ve Avustralya'nın müzakerelere liderlik edeceğini belirtti. Ancak, Ankara'dan henüz resmi bir yanıt gelmedi.

COP31 Ev Sahipliği Türkiye İçin Ne Anlama Geliyor?

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, bu potansiyel ev sahipliğinin Türkiye için hem bir prestij hem de önemli sorumluluklar getireceğine dikkat çekiyor. Türkeş'e göre, COP31'in resmi gündeminin yanı sıra, ev sahibi ülkenin belirleyeceği ek gündem de büyük önem taşıyor. Başarılı bir COP başkanlığı için hazırlıkların vakit kaybetmeden başlaması gerektiğini vurguluyor.

Prof. Dr. Türkeş, Türkiye'nin gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların çözümüne katkıda bulunarak ve Akdeniz odaklı inisiyatifler geliştirerek uluslararası alanda "marka değeri" yaratabileceğini belirtiyor. Ancak, olası ev sahipliği, Türkiye'nin iklim politikalarına yönelik beklentileri de artıracak. Bu durum, Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadelede daha somut adımlar atması gerektiği anlamına geliyor.

Türkiye'den Beklenen İklim Taahhütleri Neler?

Prof. Dr. Türkeş'e göre, COP31'de Türkiye'den iklim değişikliği mücadelesinde ve uyumda, bugüne kadar verdiği sözlerin ötesine geçen, yeni ve daha güçlü taahhütler vermesi bekleniyor. Bu taahhütler arasında, emisyonlarda mutlak azaltım ve fosil yakıtlardan çıkış gibi kritik adımlar yer alabilir. Türkiye'nin bu konuda somut ve iddialı hedefler belirlemesi, uluslararası toplumun güvenini kazanması açısından büyük önem taşıyor.

Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapması, enerji verimliliğini artırması ve sürdürülebilir ulaşım projelerini desteklemesi gerekiyor. Ayrıca, ormanların korunması ve genişletilmesi, su kaynaklarının verimli kullanılması ve atık yönetimi gibi alanlarda da önemli adımlar atılması gerekiyor. Bu adımlar, Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadelede kararlılığını göstermesi açısından kritik öneme sahip.

  • Emisyonlarda mutlak azaltım taahhüdü
  • Fosil yakıtlardan çıkış stratejisi
  • Yenilenebilir enerji yatırımlarının artırılması
  • Enerji verimliliği projelerinin desteklenmesi
  • Sürdürülebilir ulaşım çözümlerinin geliştirilmesi

Fosil Yakıt Lobisinin Etkisine Dikkat!

Prof. Dr. Türkeş, son 10 yılda COP zirvelerinin, fosil yakıt ve nükleer lobilerinin oldukça aktif olduğu "iklim fuarları"na dönüştüğüne dikkat çekiyor. Türkiye'nin bu duruma karşı dikkatli olması ve kömürden uzaklaşma, fosil yakıtlara bağımlılığı azaltma ve yenilenebilir enerjinin payını artırma gibi girişimlere öncelik vermesi gerekiyor. Aksi takdirde, Türkiye'deki COP31 de benzer eleştirilere maruz kalabilir ve başarılı bir organizasyon olmaktan uzaklaşabilir.

Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadelede örnek bir ülke olması, uluslararası arenada itibarını artıracak ve bölgesel liderlik rolünü güçlendirecektir. Ancak, bu hedefe ulaşmak için kararlı bir irade, somut adımlar ve tüm paydaşların katılımıyla oluşturulacak bir stratejiye ihtiyaç vardır.

Türkiye'nin COP31'e ev sahipliği yapma ihtimalinin güçlenmesi, ülke için hem büyük bir fırsat hem de önemli bir sorumluluk anlamına geliyor. Türkiye'nin bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirerek, iklim değişikliği ile mücadelede öncü bir rol üstlenmesi ve uluslararası toplumun güvenini kazanması gerekiyor. Bu, sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın geleceği için kritik bir öneme sahip.