
Türkiye'de Protesto Hakkı Alarm Veriyor! 4500 Soruşturma Şoku
Türkiye'de toplumsal muhalefete yönelik baskılar giderek artıyor. Özellikle 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu gerekçe gösterilerek açılan soruşturma dosyalarının sayısındaki artış, endişe verici boyutlara ulaştı. 2024 yılı sonu itibarıyla bu sayı 4 bin 500'e dayanırken, eylemcilere isnat edilen suç sayısı ise 14 bini aştı. Bu durum, yargının iktidarın bir aracı haline geldiği yönündeki eleştirileri haklı çıkarır nitelikte.
Protesto Hakkı Neden Engelleniyor?
Türkiye'de son yıllarda ekonomik sıkıntılar ve hükümet politikalarına yönelik eleştiriler arttıkça, protesto eylemleri de yoğunlaştı. Ancak, bu eylemlere katılan vatandaşlar, soruşturma ve gözaltı tehditleriyle karşı karşıya kalıyor. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik operasyonlara tepki gösterenlerin gözaltına alınması, bu baskının somut bir örneği olarak gösteriliyor.
2911 Sayılı Kanun, Türkiye'de toplantı ve gösteri yürüyüşlerini düzenleyen temel yasal metin. Ancak, bu kanunun uygulanma biçimi, eleştirilere neden oluyor. Kanunun muğlak ifadeler içermesi ve orantısız güç kullanımına olanak sağlaması, hak ihlallerine yol açabiliyor.
Cumhuriyet başsavcılıklarındaki verilere göre, 2024 yılında 2911 Sayılı Kanun kapsamında 4 bin 379 soruşturma dosyası açıldı. Bu dosyalarda 11 bin 41 şüpheli yer alırken, bu kişilere toplam 14 bin 16 suç isnat edildi. 2023 yılında ise 4 bin 97 soruşturma dosyasında 12 bin 571 şüpheliye 17 bin 120 suçlama yöneltilmişti.
Anayasa Mahkemesi'ne Başvurular Artıyor
Yargının anayasal haklara karşı bir "sopa" olarak kullanıldığı eleştirileri, Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yapılan bireysel başvurularda da kendini gösteriyor. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle AYM'ye yapılan başvuruların sayısı 2022'de 602 iken, 2023'te bin 403'e yükseldi. Bu durum, hak ihlallerinin arttığını ve vatandaşların yargı yoluna başvurmak zorunda kaldığını gösteriyor.
Peki, bu durumun önüne geçmek için neler yapılabilir?
- 2911 Sayılı Kanun'un uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi,
- Protesto eylemlerinde orantısız güç kullanımının engellenmesi,
- İfade özgürlüğünün güvence altına alınması,
- Yargının bağımsızlığının sağlanması,
- İnsan haklarına saygılı bir yaklaşımın benimsenmesi
Bu adımların atılması, Türkiye'de protesto hakkının korunması ve toplumsal muhalefetin önünün açılması için büyük önem taşıyor.
Türkiye'de protesto hakkının kullanımının önündeki engellerin artması, demokrasinin işleyişi açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. 2911 Sayılı Kanun'un yarattığı mağduriyetler ve AYM'ye yapılan başvurulardaki artış, bu durumun vahametini gözler önüne seriyor. Yetkililerin bu konuda gerekli adımları atması ve ifade özgürlüğünü güvence altına alması, Türkiye'nin demokratikleşme sürecine önemli bir katkı sağlayacaktır.