
Amcam Vefat Etti: Hayatın Anlamı ve Ölüm Gerçeği
Doğduk ve elbet bir gün öleceğiz. Mevlana'nın da dediği gibi, bu insanoğlu için kaçınılmaz bir durum. Yüce kitabımızda da belirtildiği gibi, "Her nefis ölümü tadacaktır." Bu gerçek, her birimiz için adım adım tecelli ediyor ve etmeye de devam edecek. Ölüm, her an ensemizde; onunla iç içe yaşıyoruz. Neredeyse her gün bir dostumuzun, arkadaşımızın, komşumuzun veya tanıdığımızın vefat haberini alıyoruz.
İşte yine böyle bir acı haber daha kapımızı çaldı. Bu seferki haber, yüreğimizi derinden dağladı. 90 yaşını aşan amcam vefat etti. Yaşına göre sağlıklı ve dinç sayılan amcamı, ölüm ansızın yakaladı. Hemen memlekete gittik ve amca oğulları, kızları, uzak yakın akrabalar, eş dost ile bir araya geldik. Amcam, her fani gibi emanetini teslim etmiş ve bu dünyadaki serüvenini noktalamıştı. Defin sonrası mezarı alelacele terk edilirken, mezarının başına oturup dualar ettim. Bir yandan da amcamın hayatı, zihnimde bir film şeridi gibi canlandı.
Hayat Mücadelesi ve Yalnızlık
Hayat mücadelesini ömrünün son anına kadar sürdüren amcam, yengemin yıllar önce vefatıyla yalnız kalmıştı. Ancak kızının varlığı, bu yalnızlığı bir nebze olsun hafifletmişti. Amcalarımın yaşamında da buna şahit oldum: Erkekler, eşlerinin vefatından sonra yalnızlığa mahkum oluyorlar. Adeta kimyaları bozuluyor. Tıpkı dayımın, vefat eden yengem için "Ben şimdi öldüm" demesi gibi. Bu ifade, her şeyi fazlasıyla açıklıyor.
Amcamın vefatıyla, dedemin çocuklarından hayatta kalan kalmadı. Demek ki bir insanın dünyadaki hükmü, yüzyıl bile sürmüyor. İşte dünya bundan ibaret. Tek tek sevdiklerimizi toprağa verirken, bu sonuç elbette bizi de bekliyor.
Dünya Boş, Bizler Faniyiz
Ne yazık ki, bu görünen tablonun etkisi ve bunu kavrama bilinci, günümüzde kaybolmuşa benziyor. Mezarlıkta bile konu bambaşka olabiliyor. Oysa dünya boş, bizler faniyiz. Bu fani alemde, bize biçilen rolü sorumluluk bilinciyle oynayıp göçüp gitmek en güzeli değil mi? Elbette er ya da geç gideceğiz; önemli olan hoş bir seda bırakıp gitmek. Gerisi, hani bir laf vardır ya, tam da ona uyuyor: "Safa Sifo!"
Sen mezarında hesaba çekilirken, gelenler düğün yemeği gibi ikramlar yapıyor. Evlatların, yakınların ise taziyeye gelenlere nasıl hizmet edeceğini düşünüyor. Malın, mülkün, evlatların geri dönerken, sen amelinle mezarında baş başa kalıyorsun. Hayatın özeti işte bu. Bizden söylemesi.