Bu dünyaya gelip gideni gerçekten bilen var mı? İyilik yapıp da karşılığını gören, dar günde yanında olup genişe çıkınca hatırlayanı tanıyan kaç kişi kaldı? Bu soruların cevabını ararken, insanoğlunun unuttuğu bazı gerçekleri hatırlatmak istiyoruz.
İnsanoğlunun Hırsı ve Doyumsuzluğu
Dünyanın üzerinde yaşayan Adem, her tarafı bilir ama kendini bilmez. Doymaz gözü, hep daha fazlasını ister. Burası bitse uzayda kurmak ister mekanını. İnsanoğlu bilmez ki ziyanda yok bunun bahanesi. Daha dün toprağa koydu anayı babayı, unutulup gitti canparesi. Ceryan etti bunlar gözü önünde, almaz mı dersini?
Bu durum, insanoğlunun hırsının ve doyumsuzluğunun bir göstergesi. Sürekli daha fazlasını istemek, sahip olduklarımızın kıymetini bilmemize engel oluyor. Oysa hayatın gerçekleri, çok daha farklı bir yerde saklı.
Ölümün Gerçeği ve Hayatın Kısalığı
Düzen böyle kurulmuşsa da, önce gidenlerde örnek almalı. Vakti saati gizli yaşarız oysa ömrü. Söz verme yarına, bakmışsın omuzlarında taşıyorlar seni. İşte o zaman daraltacak sorular seni:
- Kiminle geçirdin ömrünü?
- Yok mu saydın okunan ezanı?
- Verdin mi sana verilen malın zekatını?
- Düştün mü yollara?
- Sürdün mü Kabe duvarına yüzünü?
- Yarıştın mı iyilikte?
- Okşadın mı bir yetimin başını?
Dönüşü yok, yaşanacak bunlar, bilin bunu. Ölüm, hayatın kaçınılmaz bir gerçeği. Bu gerçeği unutarak, hayatı sadece dünyevi zevkler için yaşamak büyük bir yanılgı olur.
Nasihatlerin Önemi ve Pişmanlığın Faydasızlığı
Bak hep söyledi bunları hocası, hacısı, atası. Yazar zaten kitabında. Açarsan görürsün yüzünü. Lakin fayda etmedi ise bu nasihatlar sana, girdi ise bir kulağında çıktı ise diğerinde, hikaye geldi ise sana, şimdi dövünsende inan fayda etmez artık boşuna der zebaniler, kovalar seni.
Bu nasihatler, aslında hayatın kılavuzu niteliğinde. Ancak çoğu zaman bu nasihatleri görmezden gelir, kendi bildiğimizi okuruz. İşte o zaman, pişmanlık kapımızı çalar. Ama unutmayın, pişmanlık fayda etmez artık boşuna.
Şanslısın henüz gelmedi o günler şimdi. Haydi başla yeniden, buna göre düzenle hayatını. Unutma, iyilik yapmak, vefalı olmak ve hayatın kıymetini bilmek, insanoğlunun en önemli görevlerindendir.